21 Mayıs 2009 Perşembe

İstanbul

Her daim bakımlı İstanbul bir gün rimelleri akmış çıkacak karşına.
Her daim açık dekoltesine gözünün kaymadığı günler olacak.
Hiç eskimeyen erguvan kokusu başını döndürmeyecek bir gün.
Martılarının çığlıkları kulaklarını acıtacak belki
Her canlı gibi birgün o da ölümü tadacak senin içinde...

Thats all folks

Dandik bir polisiye filminin baş kahramanıyım bugün. Çakma bir sis sokakları kaplamış. Yüzümde senaryo gereği yapışmış şüpheli bakışlar. Heryerde bir delil arıyorum. İnsanların kahkahalarında, içki bardaklarında, konuşmalarında, evlerinde, ofislerde... Mutluluk denen sabıkalı bir türlü yakalanamadı. Başına ödül koyanlar oldu. Ben de ödül avcılarıyla aynı yolun yolcusu oldum.
İçimden bir ses bu zanlının bir yerde çuvallayacağını söylüyor. Çok zeki olmaya gerek olmadığını söylüyor bulmak için. Basitliği sevdiğini de duydum. Her ne kadar zorlasak da şartları...
Sıkı bir kostüm ve senaryoyla mutlu sonla bitirebilirmişim gibi geliyor bu filmi...
Thats all folks...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Al dente

Bir insan ne kadar pişkin olabilir? Sınırı nedir kabul edilebilir pişkinliğin? Ben 'Al Dente' den kullanıyorum oyumu. Lezzetini kaybetmeden, yavşamadan, hala bir tık besin değerini koruyarak takılmalı insan. Birilerinin midesine oturacak kadar alçalmamalı hiç bir ruh.

cüzzamlı cüzdan

Ahlak; bir pezevengin yıpranmış deri cüzdanıdır. İçine giren banknotlar olduğu sürece neye hizmet ettiğini asla sorgulamayacaktır.

ilahi pembe

Anlaşılmanın konforlu ve ortopedik ortamına uzandığınızda sadece vucudunuzdaki kulunçlar rahatlamaz. Asıl rahatlayan düşüncelerinizde oluşmuş kulunçlardır. Bir masörün yağa bulanmış uzlaşmacı ellerine kendinizi teslim ettiğinizde hissettiğiniz rahatlık, yasemin kokulu özgüveniyle yanınızda dolaşan adamın verdiğiyle eşdeğerdir. İlahi pembelik, yanaklarınıza yaklaşan güneşin UV ışınlarıyla değil, size sağlıklı bir sevgi vaad eden adamın varlığından kaynaklanır...

kaşkol

Kaşkolden alınacak dersler vardır. Bu sarılma işini yüzüne gözüne bulaştıran, genç irisi kumaş parçası asla sizi gönülden sarmalamaz. Bedeninizin sadece bir parçasına gözünü dikmiştir, geri kalanı için sorumluluk almaz. Açık kalan kalbinizin serinliği sizi ne kadar havalı yapabilir bu hayatta?

su gibi hikaye

Gökyüzünün giydiği kaşmir paltoyu temizletmeyi unuttuğu günlerden biriydi o gece. Karanlığın pisliği gizlediği kimin uydurmasıydı? İki bina arasında arabuluculuk yapan ağaç, hararetli anlatımını vücut diliyle besliyordu. Çingene panayırlarındaki renk cümbüşünden otoparktaki arabalar da nasibini almıştı. Bir tek balkonda oturan kadın, rengini belli etmek için yaktığı muma ihtiyaç duymuştu. Yüzündeki karamsarlığı örtmek için bu ufak ateş parçasından medet ummuştu belli ki. Bir nefeslik ömrü olan birşeyden ömrüne katacak neşe beklemenin ne anlamı olabilirdi? Bir nefes çekti sigarasından. Duman içinde ulaştığı derinliğin sarhoşluğuyla, yalpalayarak, dudaklarına çarpa çarpa havaya karıştı. Gecenin yaşlı bir müzisyen kadar duyarlı kulakları, sokak köpeklerinin homurtularıyla bölündüğünde, kadın tam da yalnızlığını unutmak üzereydi. Sigarasının kafasını küllerle bulayıp, içindeki koru söndürdükten sonra salona geçti. Evin içinde nefes alan kendinden başka iki adet çiçek vardı. Kalın yapraklı olan doğurganlığının zirvesinde, baharın gelişini kabuklarından kurtulan yeni yetmeleriyle kutluyordu. Bir bardak suyla yetinen yaşamın olgunluğu, kalınlaşmış yaprakların ardında gizliydi belki de. Kırılganlığını toprağın karanlığına gömmüştü o da kadın gibi. Yarın doğacak güneşi düşleyerek ikisi de o gece içtikleri bir bardak suya şükrederek uykuya geçtiler.

gitti gidiyor

İçimde tüylü şapkasıyla dolaşan asil ve uygun duyguları satışa çıkartıyorum. Bir şey öğrenmenin bedelidir iyi birşey kaybetmek çünkü...

7 Mayıs 2009 Perşembe

Yeni bir kene türü: Kaypak

Kaypak nedir?
Kaypak; kesinlikle içinde sevimli filler barındıran ve kıçınızı rahat ettirmeyi hedefleyen bir kağıt ürünü değildir. Tam tersine kıçınıza yapışan, kanınızı emmeye çalışan yeni bir tür kene çeşitidir. Bunlar nerede yaşar?
Genellikle orta ölçekli şirketlerin, ucuza mal edilmiş ofis binalarının, en üst katında konuşlanmış, pütürüklü kumaştan yapılmış patron koltuklarında yaşarlar.
Nasıl bulaşırlar?
Kriz ortamının çalılıkları arasında kendinize yiyecek birşey ararken, kılık değiştirerek elinizi sıkmaya kalkan Amerikada okumuş, düzgün konuşmalı birine rastlarsanız ve elinizi vermiş bulunursanız kene kıçınıza yapışmış demektir.
Nasıl kurtulursunuz?
Kısa sürede zaten yeterince kan kaybetmişsinizdir. Elinizde bu hayvana zarar verme ihtimali olan her tür materyali bir liste yapın ve işe yarayan bir tane çıkana kadar denemeye devam edin.
Korunma yolları: Çalılıkta doşaşırken avukat ve noterinizle el ele dolaşırsanız bu cahillikle beslenen kan emicilerden bulaşmadan kıçınızı kurtarabilirsiniz...

Kirlenmek güzel midir?

"Söz namustur" kelamını alın, sarı ve kokulu çöp torbasına koyun, ağzını iyice büzdüğünüze emin olun ve sokağın başındaki çöp kutusuna uzaktan fırlatın... Bu kavram evinizden ve kafanızdan iyice uzak olmadığı sürece kafanızı karıştırmaya devam edecek çünkü. Namusun devasal büyüklükteki iskeleti en son yapılan arkeolojik çalışmalarda bulunup, hatrı sayılır bir müzenin özel camekanlı bölümünde koruma altına alınmış olabilir. Araştırılmalı. Hatta ziyarete gitmeli nasıl bir şey olduğunu hatırlamak için.