23 Mayıs 2014 Cuma

Çıplaklık

Nü bir tabloyu, giydirmeye çalışır gibiyiz.
Keyif almıyoruz onun çıplaklığından ve doğallığından.
Binlerce öğretilmiş 'doğru'nun bir parçası yapmaya çalışıyoruz onu da
kendine has güzelliğini kirletiyoruz
kafamızdaki klişe öğretilerle
Hayatımıza uygun olmayan bölümlerini örtüyoruz, çirkince bir örtüyle
Bildiğimiz kadarına uyumlamaya çalışıyoruz
Her bir müdahalede çirkinleşiyor tablo.
Biraz daha uzaklaşıyor orjinalliğinden.
Biraz daha yakınlaşıyor herkese
Sonra o hayatın normallerine yaklaştıkça
biz uzaklaşıyoruz
Benzerlerin benzerlerinden tiksindiği
bir dünya yaratıyoruz kendimize
Giyinik ama bir o kadar çıplak!

rüzgar

Kaprissiz bir yaz esintisini arkama aldım, yürüyorum. Zorlama yok. Sadece bir ufak destek. Ana yolları tercih etmiyoruz, ne kadar bakir sokak varsa uğruyoruz, ben önde o arkamda. Sessiz bir anlaşmanın iki ucuyuz. Sormuyoruz birbirimize birşey. Sorgulamıyoruz birlikteliğimizi. Biliyoruz ki beraber daha hızlıyız ve yolculuğun tadını çıkartıyoruz.
Ben ona "biraz daha hızlı" demiyorum. O da bana "ne kadar ağırsın" demiyor. Bilinen bir ritmin iki şey arasında olabileceğinin kanıtıyız. Seviyoruz birlikteliğimizi. Bunu meyvelendirmek de istemiyoruz. Keşke beraber bir yağmur yapabilsek demiyoruz.Yaratmadan da güzel olduğumuzun farkındayız. Sadece yürüyoruz. Ara sokaklarda. İlk defa gördüğümüz bir şeyin yanında soluklanıyoruz. Sohbet ediyoruz onunla, anlamaya ve hayatımıza katmaya çalışıyoruz varlığını. Biraz daha anlamlı ayrılıyoruz oradan. Daha bilge ve daha bilgili. Ne kadar yürürüz bilmiyoruz. Takvimle aramız pek yok. Saatler ise bize sadece çöpten adamlar kadar sanatsal geliyor. Kendimizi kaybetmiyoruz yolda. Ne o ben olmaya çalışıyor ne ben rüzgar. Kişiliğimiz ve var olma sebebimiz hep önceliğimiz. Saygı ve sevgi ile yapılan bir yoldaşlık bizimkisi...

Bir rüzgara vurulmak istiyor gönlüm. Ara sokaklarda dolaşıp, hayatı tanıyabileceğim...

gün

Gün doğacak birazdan.
Ne büyük heyecan.
Hala hayattayım ve merakım dünden daha fazla.
Doğacak günün farkında bile olmayan bir çok kişi
ile karşılacağım yarın.
Belki marketten sigara alırken yanımdaki kadının mutsuzluğu bana geçecek
belki de 'günaydın' dediğim taksi şöförünün sessizliği





Dua

Gece bazen seni öyle bir yere götürür ki, 'Hayır' diyemezsin. Tarzın ve kafan uymasa da bir can arkadaşın peşinden sürüklenirsin...
Öyle bir gece.
Yeterince içmişsin ama hala bir kadehin daha peşinden koşabilecek merakın var.
Bir şey olacağından değil belki ama ortama katlanmak da büyük mesele bazen.
Kalabalık, terli ve yapay bir eğlencenin içindesin.
Depresif bir şarkının yüksek sesle dinlendiği zaman insanları eğlendirdiğine bir kez daha şahit oluyorsun. Bilmediğin bir şey değil ama alkolün kimyasal çözülmesi ile her şeye şaşırmaya zaten dünden hazırsın.
Bir yudum daha alıp içkinden, kalabalığın salımına ayak uydurmaya çalışıyorsun.
Sonra gözün karşıdaki çifte takılıyor.
Hayatta bir çok acı şey olabilir ama bunların hepsi senin algınla ilgili. İşte o an daha da iyi özümsüyorsun bu çıkarımını.

45 lerinde oldukça güzel bir kadın var karşında. 1.75 boylarında, vücuduna ve kendine iyi bakmış, son derece trendy kıyafetleriyle, bedeninin en dişi taraflarını ortaya sermeyi becerebilmiş, ucuza kaçmadan. Önce hafif bir takdir duygusuyla gözlerini kitliyorsun. Sonra görmek istemediğin bir çok şeye maruz kalıyorsun. Takdir duygun her bir dakika yerini acımaya bırakıyor.

Kadının karşısında 70lerinde bir erkek. Kendisine bakmayı bırak bir kadına bakmayı dahi öğrenememiş onca yaş. Paranın verdiği küstahlık yağlı göbeğinin çevresine bir katman daha yapmış.
Kadın kendinden bu hayli büyük adamı etkilemek için bedenindeki bütün olası kıvraklığı kullanırken, adamın sadece uzaktan, tiksintiye yakın bakışlarıyla kadını süzmesini izliyorsun!

Satılmış bedenler ve hayat hikayeleri bir kez daha canlanıyor beyninde.
Dengesiz bir alışverişin çirkinliği ile gece bulanıklaşıyor.
Acıma ve tiksinti duygusu alkole karıştı mı, eve gideceksin. Tek öğrendiğim doğru bu hayatta!

Kendini satmanın binlerce yolu olabilir ama hayatta hiç bir varlık, o bakışlara maruz kalmamalı. Bedeli her ne olursa olsun.

Ne yaparsan yap, birileri sana sempati ile baksın. Sevgi ile bakarsa ne mutlu. Ama asla ve asla ayarın olmayan birinin acınası bakışlarına maruz kalma.

Sizin için ve kendim için bir tek duam  var: O da bu!

Ortanca

Yürürken bir ortancaya takılıyorum. Bütün bahar coşkusunu dünyevi olarak ifade edebilmiş. Şaşırıyorum... Ne güzel sadece güneş ve biraz neme bu kadar hayat dolu olabilmek ve en güzel haline bürünebilmek. Evet karşılaştırma yapması ironik belki ama ben de rüzgara dayanıklı değilim arkadaş. Ben de biraz güneş gördüm mü bütün duygularımla sere serpe kaldırımda uzanmak istiyorum. Ne farkımız var ki günün sonunda. İkimiz de bir nefeslik oksijenin hastasıyız, ikimizin de tek derdi çiçek açmak uzunca bir süre ve ikimiz de kendimiz de beslenmek istiyoruz. İşte bu... Ha sen ha bir ortanca...

Ok, kabul ediyorum ben bir insan olarak biraz daha kafa karıştırıştırıcı olabilirm ama bu da sadece bir illüzyon. Benim gibi şehirlilerin yarattığı karmaşadan otlanıp, bunu da çok sofistike bir psikoloji gibi bir içki masasında çerez yapmak; karmaşık duygular ve onları ifade etmek için kullanılan daha da karmaşık kelimeler...

Çok yanılıyoruz!

Doğadan kendini ayırıp, TEK nimet sahibi varlıklar gibi davranmayı huy edinmişiz bir kere. Bu yüzyıllık bir yanılgı, bir günde değişir mi?

Değişsen de ortam seni kabul eder mi? Yabani bir hayvan gibi algılamaz mı? Vahşiliği ile günlük hayata kafa tutan, gelişmiş bir iki ayaklı... Çok zor!

Ama bir de şöyle bir gerçek var: ne kadar yaşarsan bu dünya denen enerji birikimi üzerinde o kadar fark ediyorsun ki, sen sadece bir akımsın, çok kısa sürecek bir ömür içinde, klişeler, aşk acıları, ekonomik bunalımlar ve kendi yarattığın sağlık problemleri içinde devinen.

Sonra da ortancaya gözün kayıveriyor işte. Verimli ortamı bulamadıysa yaşamak için boyun büken, nazlanan, çiçek açmayan, yavaş yavaş kurutan kendini.

Sen osun işte anla artık bunu!

Bir Ortancasın. Doğanın zekasına kendini teslim etmiş ama hala kendi zekasıyla olayı daha da karmaşıklaştıran, dünyanın en aptal varlığı... İnsansın.

Bir gün sadece bir Ortanca olabilmek için yaşamayı hedef edineceksin. O gün dünya güneş, sen çiçek açacaksın!!