19 Temmuz 2012 Perşembe

Bu havalar

Perdem perişan oldu çırpınmaktan
Gönlümü sorma gitsin
rüzgar ikisinin de ortak noktası
Bu havada olacak işler mi bunlar
hayat devam ediyor, trafik bildiğin gibi
Havadan sudan konuşacaksak eğer
Ben neme kurban verdim
nefesimi de hevesimi de
Derecelerden bahsetme bana
Kavrulmuş zaten şehrin aydınlık yüzü
bilmez miyiz ki
kuşlar bile bilirken
Dışarıda bir eski akordeon
bir eksik adamın parmaklarından
güç buluyor da kekeliyor
Bana eksik gelme ki
kekeleme olmasın aşkımız
Bu havalara inat
tam basalım hayatın akortlarını

Ne yazar

Tanımam kendini
Bir göç sürüsünün içinde olsam ne yazar
Bilinmeyene uçarak
doldurulmuş zaman küplere
Tanımam kendimi
Bir vahanın önünde bulsam beni ne yazar
susuzluğa kanarak
kırılmış testiler yollarda
Tanıt kendini bana
bunca göçe, kuruluğa rağmen
anlat ki öğrenecek bir şey kalmasın
sonlarda nefes alsam ne yazar

18 Temmuz 2012 Çarşamba

masalmış her çocuk


Bir kız çocuğu hayal et.
Neşeli tavırları gözlerinin içini de parlatıyor. Çiçekli elbisesi bahane, o zaten her zaman çiçek açmış dolaşıyor. Pürüzsüz cildinin sebebi, pürüzsüz düşünceleri. Seviyor seni.
Hem de çılgınca. Atlıyıveriyor boynuna ilk gördğünde, sırtına çıkmak istiyor kimseye aldırmadan. Sırf daha çok temas edebilmek için bedenine.
Sana nasıl da güveniyor.
Biliyor senin onun hayallerini gerçekleştirecek olan adam olduğunu. Onu hep seveceğini ve yarı yolda bırakmayacağını. Eşit olduğunuz zaten aklının köşesinden geçmiyor. Sen kocaman, güçlü, aydınlık gülüşlü ve düşünceli bir adamsın sonuçta.
Nasıl eşit olasınız?
O küçük bir kız çocuğu; sevgiye boğulmak isteyen, aklı aşktan meşkten başka bir şeye yol yapmak istemeyen, hep hayalinde seninle bütün olmayı ve bu bütünlüğü bir canla pekiştirmek isteyen…
Bunların hepsi baharda yaşanıyor.
Sonra Kış geliyor…
“Kışşşt” desen gitmeyeninden
Kızın eteklerindeki çiçekler solmaya başlıyor. Çok fazla kelimeyle sulanmaktan belli ki. Sonra gözlerine atlıyor pus. Uzakları hayal edemediğinden belki de. Kollarını yine de doluyor boynuna. Bahara hürmetten.
Baharı hayal ederken söküyor konuşmayı. Ama gel gör ki mevsim kış mı kış.
Konuştukça bulanıyor gelecek.
Üç olma hayali önce ikiye iniyor. İstemiyor teklesin yine.
Odaya kapatıyor kendini
Sen kaç kere çalsan da kapıyı, “ Noldu” desen de tık yok
Gözünden bereket damlıyor. Kim bilir kaç kere
Ama ne bereket?
Şaka desen canı yanmaz kimsenin
Masalı yarılayanın kafasında binlerce soru canlanıyor
Kızın umrunda mı?
Onun kafasındakiler yanında sizinki sayılı yumurta
Sonra senin aklına düşüyor sorular
Ne zaman mı?
Bu masalı yarıladığında tabii ki
Ama cevaplar başka bir masalın konusu oluyor.
Mevsimlere dur demek kimin haddine
Sen dursan mevsimler durmuyor