4 Mart 2011 Cuma

okkalı bir cümle...

Noktalama işaretlerinin nokta koyamadığı bir cümlenin içine hapsolduk.  Tanımlar boş, teşbihler hoş. Kulağa çalınan ses hoş, anlamların içi boş. Yeni bir paragraf başı yapana kadar zulüm devam edecek. Ünlemler sarmış dört bir tarafımızı, soru işaretlerinin başı boş kalmış. Cirit onlara serbest. Coplanan virgül iki büklüm. Sesini kestiler. İçeriden nasıl müdahale etsin cümlenin gidişatına. Bir an bile duraksamadan devam eden bir cümle. Yorucu. Sırada bekleyen paragraflar sabırsız. Lakin ne giriş yapıldı ki gelişme olsun, sonuç olsun?

insan mı olduk?

kar düşen, ayaz tutan yerlerin,
terli insanları olduk

sıcak meselelerin yaşandığı yerlerin,
soğukkanlı insanları olduk

Hayvanların yaşadığı yerlerin,
insanları olduk

biz böyle ne olduk?
 

filler

filler geliyor
peşi sıra büyük gölgeler ve sesler
altında kalmak istemiyorsan
aç hayalinin kapağını
bırak genişlesin, bırak büyüsün
Devasal cüsseli umutların olsun
sudan ve topraktan beslenen
kimse süremesin seni buralardan
bırak gelsin filler
üstüne üstüne püskürt içindeki erdemi
insan olduğunu anlasın
diz çöksün önünde
Filler geliyor
ama sen de güçleniyorsun
Unutma...

aşk

Sevgilinin bir dizinde ben bir dizinde kedi
ben mırlar o kırlar
o mırlar ben kızar
ben bakar o şaşar
o kalkar ben sarar
ben sakar o benden sakar
o azgın ben ondan azgın
ben dişi o benden dişli
o katran ben hayran
Sevgilinin bir dizinde ben bir dizinde kedi
ben aşık o aşık
o aşık ben aşık

özet

sabahın beşi
akbabanın leşi
ruhunun eşi
mahallenin keşi
tavlanın şeşi

İşte hayatın özeti...

hazırlık

final bölümü yaklaşıyor
kendi kısa metrajının mutlu sonunu yazmak için hazır  mısın?
kameranın ışığı son kez yanacak 
mikrofon son kez sesini yükseltecek
sen son kez yükseleceksin belki
belki de son kez düşeceksin
kalkmak mı kalkındırmak mıkafanda bir tek bu olacak
hazır mısın?