29 Ekim 2009 Perşembe

sihirbaz

Her adamın şapkasının altında sakladığı şeyler vardır... Şansınız varsa şapkanın altından tavşan çıkar:)

cilalı düşünceler

Pürüzlü düşünceleri olan birinden uzaklaşmak için kıymık batmasını beklememek gerekir. Bu durumdan elinizden düşürmediğiniz cımbızınızla korunamazsınız. Kendi düşücelerinize bir sistre ve cila atmak ise her zaman işe yarar...

25 Ekim 2009 Pazar

sosyal filtre

Ya sosyal filtrelerimiz bir gün arıza çıkartsaydı, o günü nasıl geçirirdik? Herşeyimizi bir günde kaybeder miydik acaba? İşimizi, arkadaşımızı, ailemizi, ortağımızı... Sabah kalktığınızda deyin ki o filtre yok olmuş. İçinizden geçenleri anında uyguluyorsunuz. İşe gitmek gelmiyor içinizde ve gitmiyorsunuz, sinir olduğunuz bakkala okkalı bir tokat çıkartıyorsunuz, sırnaşık köpeğinizin boğazına yapışıyorsunuz, otobüste etrafı seyrederken bir sigara çakıveriyorsunuz, restoranda bütün iştahınızla yemeğe ellerinizle dalıveriyorsunuz, çok konuşan bir arkadaşınızın kulağına yaklaşıp "suusss artık" diye bağırıyorsunuz, size ters gelen birşey yapan birini arayıp ana avrat düz gidiyorsunuz... Bütün bunlardan sonra yatacak yeriniz olur mu bilmem ama ben bu hayatta sadece bir gün bile olsa bu senaryoyu gerçekleştirmek isteyenlerdenim. Filtrelerimin hepsinin şalterini indirip içimden geçen anlık tepkilerimi anında yapmak ve bu hazzı yaşamak istiyorum.

24 Ekim 2009 Cumartesi

bacaklarından değil kafadan ayırmak

insan ayırmanın dayanılmaz hafifliği içindeyim. Önce vicdanıma 1-2 dakika yenik düşsem de, karşı tarafın davranış fakirliği karşısında içimdeki asortik canavarı salıveriyorum. sol kaşım havalanıyor, bakışlarım en yukardan seyir eyliyor. Artık kıçım erişilmez yükseklerde yürürken kendimden aşağı gördüğüm insanla aradaki mesafeyi iyice açmış bulunuyorum. Sorun aramızdaki maddi uçurum değil. Fakirlik ya da zenginlik değil. Sorun kültür; nerede nasıl davranacağını bilmek, nasıl konuşman, nasıl nefes alacağını hissetmek. Yurdum insanı belli ki köylünün toprağından gelen naif asaleti kaybetmekle kalmamış, şehirli olmanın gerektirdiği zeka ve hareket kabiliyetine de ayak uyduramamış. Önerim senelerini sikik dizilere değil daha yaşamsal aktivitelere ve eğitime yatırmaları yoksa ben kalkan her bir uzvumla birlikte vicdanımın üzerinden atlayarak insan ayırmaya devam edeceğim.

23 Ekim 2009 Cuma

EtikEtik

Etik; çağdaş yaşamda ancak bir kebapçı dükkanının adı olabilir!!!

cambaz

Cambazın kulaklarından biri diğerinden büyük olsa yine de dengede durabilir miydi?
En ufak bir dengesizliğin seçimlerinizde nasıl da felakete dönüşebileceğini görebiliyor musunuz?
Seçimlerinizi yapmadan önce gerçekten kendisini tanıması gerekiyor insanın. Hayatta nasıl duruyor, saçını kulağının arkasına mı atıyor, tikleri mi var, düşüncelerinde boşluklar tamamlanabilir cinsten mi, yaşamın hangi sahasında top koşturmaya heves ediyor yoksa koşturmayı değil de topu saydırmayı mı yeğliyor...
Önce aynaya sonra içinize bakmadan ipte yürümeye kalkışmayın.

çift karakterli çiftlik insanı

İnsanların içinde nasıl bir çiftçilik yokmuş da hırs varmış. Sanal alemde egonun tatmini üzerine bir anket yapılmadı belki ama farmville çiftlikleri halka arz edildi. İnsanlar önce bütün naiflikleriyle boş arazilerine üç tane pamuk ektiler her gün saatinde suladılar. Sonra kazandıkları parayla kendilerine bir inek alabilmek için gece uykularını böldüler. Ne güzel de hayaller kurdular "Bir gün gelecek yan komşu kadar zengin olacağım" diye. Her bir pamuk tanesinin gözünün içine bakarak günler geçirdiler. Sonra çitler, daha fazla hayvan, daha pahalı ürünler... Gün geçtikçe sanayileşen hayaller. Zenginliğin verdiği umursamazlık ve kıymet bilmezlik akabinde geldi tabii. Şimdi ne evde gözü var aynı çiftçinin ne de yitip giden 3 kuruşluk hayvanlarında. Artık egosunu attığı topraktan mahsülü kaldırmış olanın şehre inme zamanı geldi... Sanal alemin oyuncularına şehirli bir oyun çakma zamanı geldi sevgili oyun yazarları. Kolları sıvayın egolar düşmeden siz de yeni trendin mahsülünü toplayın...

closer

Yakınlaşmak ve uzaklaşmak üzerine kurulu bir sistemin içinde asıl kendine yakın olman gerektiğini unuttuğun günler oluyor. Gittiğin kısa mesafe yollarda içine soktuğun insanları en yakın zannediyor onlara en olmaz sırlarını açık ediyorsun. Sonra bir gün geliyor bakıyorsun ki aslında o insanlar sana en uzak olanlar. Zamanın içinde akıp duran bir yabancılaşma bulutu var sanki. Ne yaşadıklarını ne de yaptıklarını hatırlıyorsun genzine kadar tozun içinde yürürken. Önünü görmeden gittiğin bu yolun daha açık seçik bir hali olmadığını biliyorsun. Bile bile belki yol sorduğun insanla en yakın olacak sonra yine en uzaklara gideceksin. Değişmeyen şeyler üzerinde kafa patlatmak yerine önüne çıkacak yenilikleri görmeye çalışmak lazım sanki.

"Hoh" yapın

Hayallerinizin buğulu camlarına yazı yazmak isteyecek, avuç izi çıkarmak isteyecek bir sürü zevzek çıkacaktır. Ulu orta buğulanmamaya özen göstererek yaşamak lazım. Bir hayaliniz varsa kendi nefesiniz kadar bir "hoh" yapın ve üzerinde sadece sizin parmaklarınızın çizgileri olsun.

Mallböcek

Hamamböcekleri kentsel yaşam alanlarında yapılan yeni revizeden sonra hem isimlerinde hem de yaşam alanlarında değişikliğe gitmek zorunda kaldılar. Rızkını kaptırmadan kapitalizmin içinde yer alabilmek için alışveriş merkezlerinin camlı, kayan merdivenli duvarları arasında kendilerine bir habitat seçtiler. Bu yeni nesil böceklerin ismi Mallböcek. Nam-ı diğer kakalaklar bu alanlarda ekmek peşinde koşmadan kendilerini pamuklara sarmalayıp kakalayacak adam arıyorlar. Mallböceklere (kakalaklara) dikkat!!!

20 Ekim 2009 Salı

paravan

Sahip olduğumuz en büyük yalan kendimizi tanımladığımız kelimeler...
Bir gün biri sizi tanımak isterse, bırakın yaşasın.
Karnınıza dokunsun, heyecanınızı karın gurultunuzdan anlasın.
Bacaklarınızı sallamanıza takılsın. Endişenizi hissetsin.
Dudaklarınızı yemenizi seyretsin. Kararsızlığınızı algılasın.
Sevişirken gözlerinizi kırpıştırmanızı fark etsin. Tutkunuzu paylaşsın.

Kelimelerin ardında giyinmeyi bırakın ve paravanın ardında çıplak kalmaya bakın...

18 Ekim 2009 Pazar

belki şarkı 2

Parçalı bulutlu yaşamlar arasından
bulması zor sana parlayan güneşi
sevmek mi sandın sabah uyanışlarını
gel gör gece düşünce yanılgını

17 Ekim 2009 Cumartesi

MAYhoş

Mayhoş; benim en güzel hallerimdir.

şarkıdır belki bu...

Sahibi zaman olunca varlığın,
Kadimden medet ummak yanıldığın
Karşı koyulmaz duygu sandığın
bir gün gelir unutulur, unutulur...

Sebebi yürek olunca bahtının,
dilden gurur beklemek yaptığın
paylaşılmaz acı sandığın
bir gün gelir unutulur, unutulur...

AJ is not a junior A

Sondaj, sabotaj, kürtaj... Sonunda -aj harfleri varsa bir kelimenin hemen topuklayın. Bu sabıkasını bünyesinde taşıyan kelimelerin ortak özelliği derine inmektir, derinlerinizi baltalamak, delmek, kazımaktır. Kulağınızı acıtan bir kelimenin canınızı daha çok acıtacağını bilmek ulvi olduğunuzu değil, savunma mekanizmanızın kuvvetli olduğunu gösterir. Yazarın bu konuda söyleyecek çok şeyi olsa da bu aşamada daha mülayim olan MontAJ kelimesinin arkasına sığınarak geçiştirecektir yazının sonunu:)))

Dante's words

Büyük konuşmak için Dante yanardağı kadar geniş bir ağız boşluğuna ihtiyaç duyulur. (Dante yanardağını örnek vermek içinse benim kadar küçük düşünmek gerekir). Özgüvenin mide boşluğuna yaptığı gaz sancısı kıvamında baskı sonucu, harfler, ağızdan dudak kenarlarını acıtarak çıkarlar. Dinleyici tarafında oturanlar, çıkış anının sancısından ve harflerin büyüklüğünden etkilenerek kelamın içeriğini anlamazlar. İşte tam bu durumda yapılması gereken filmi geriye sarmaktır. Sakın ola yanlış tepki vermeyiniz. Biliyoruz ki Dante ağızlı kişinin ağzından çıkanlar yaptıklarıyla uyuşmadığı için normal olan hayal kırıklığıdır ama gerçek olan; hayatın Dante'den büyük olduğunu görüp etkilenmektir.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Oleeyyy

Matadoru, eline dolanan kırmızı egosuyla bir bütün olarak görebildiğim gün ruhum özgür kalacak...

Mona Mia

Fırça darbelerinin küçük berelemelerine razı gelecek kadar yükseltiğiniz acı eşiğiniz, sizin güçlü duruşunuzun kimyasal dışa vurumu değildir. "Daha güzel"i umut ederek kendi hücrelerinizden vazgeçişlerinizdir. Sonsuza kadar sürebilecek bir resim olduğunuzu unutmadan gerekli yerde paspartu aşamasına geçmek, kendi kendinizin "master piece"ini yaratmanızı sağlar.