13 Aralık 2010 Pazartesi

dumanlı

Dürtülerimizin üzerine süet bez sürterek parlatabilir miyiz onları? İçimizden gelenleri bastırma eğilimimiz bizi normalleştirirken, aynı zamanda da sönükleştirmez mi? Kadınların belli dönemlerde dolunaya bile kafa tutmasını nasıl açıklarız? Yaratıcı bedenlerimiz, yaratmadıkça hırçınlaşıp, kafamızın içinde basınç yaratıyor olabilir belki de. Kartlaşan duygularımızı gerdirerek körpeleşmeyeceğimizi hepimiz öğrendik. Geçmiş bilgilerin, güvensizliklerin, yaşanmışlıkların üzerine biraz çul çaput atıp, bir kibrit çöpünün iştahını kabartabiliriz belki de rahat bir nefes için. Hayatın bize verdiklerinin tadını çıkartmak için illa ki karbondiyoksite ihtiyaç varsa ben ateşe veriyorum ortamı. Yansın ki, dumanı içime çekebileyim.

Hiç yorum yok: