13 Ocak 2010 Çarşamba

felsefenin teyze kızı

Hayatı sorguladığın zamanlar vardır. İçindekileri ters yüz edip, kıyıda köşede ne varsa yere dökersin. Yerden alır bir kağıda karalarsın sonra. Birgün hatırlamak için yapmazsın. Boşalıp rahatlamak istersin sadece. Bir boşlukta ve hiçlik zamanında gerçekleştirdiğin bu eylemin adını koyamazsan da bir başlık atacak kadar değer taşır yazdığın şeyler. Edebi değeri var mıdır bilinmez ama okunmaya değerdir.
Felsefenin kulaklarını çınlatan küçük buluşların seni geleceğe ait yapar. Dünkü çocuk olmayı bırakırsın karalamalarının referansında. Hayatı yeniden kurgulamaya yemin edecek kadar cüretkar da yapar bunlar seni. Alt alta dizilmiş devrik-düz cümlelerin rehberliğinde yeni yaşlarını yeni senle yaşamaya başlamak için yatağına kıvrılırsın.
Yeni günün sana getirdikleri kadar götürdükleri de vardır. Unutma. Evrensel bir hayalin içinde kendini herkes gibi hissederken geçen günlerin bedelini yine kendinle ödersin. Huzur ve düzenle gelen yeniler, karanlığın içinde kurduğun ışıklı cümlelerini senden alır. Seni senden almasına izin vermediğin bir hayalin parçası olmak hayatın gerçek amacı... Bunu bilerek yeniden kendini ters yüz etmek ise kesinlikle yaşam felsefesinin altın harfli eski ahiti...

Hiç yorum yok: