2 Haziran 2012 Cumartesi

Toprağın Ettikleri

Önce sıcaktı hava. Saatler ilerledikçe pencereden içeri sızan bir ince rüzgar perişan etti ayaklarımı da, duygularımı da. Sığ suya vurmuş balıkla aynı kaderi yaşamak zor değilmiş hani diye geçti içimden. Bir an süzülürken pervasızca, bir dakika sonra bakarsın sürüklenivermişsin kıyıya.

Ağlamak edebiyatın sorunlarındandır belki de diye geçirdim içimden. Ne zaman bedbaht bir his gelse, kağıt ve kaleme sarılmak ister gönlüm. Sanki sarılacak şey kalmadı dünyada. Bu da benden olsun be napalım. Bizi de böyle yaratmış Tanrı. Üflenirken ruhuma romantik bir rüzgar karışmış içine belli ki.

Sabah haberlerine bakarken geldi aklıma. Gitmek istedim buradan, koşarak, arkama bile bakmadan. Sonra bir kitapla oyaladım kendimi. Yazar 1940'larda yazıyor hikayelerini. Hepsi gerçek, hepsi bugünden kalma. Her devrin adamı gitmek istedi mi acaba bu memleketten. Hep mi aynıydı zihniyet adamım? Yoksa kendi çevresini dünya sanan bizlerin ortak kaderi mi bu? Sınırlara bakmadan, görmeden hüküm vermek? Avrupa'nın ücrasında bir kadın, tam da benimle aynı şeyleri düşünüyor olabilir mi acaba? Ya da Afrika'da ve ya Japonya'da? Değişim yasaklanmış sanki bizlere. Mitolojik tanrıların parmağı olmasın bu garip işte? Bir yarı tanrının uyumsuzluk problemi, bütün halkın lanetlenmesini mi sağladı bilmediğimiz bir dönemde yoksa?

Günün ortasında sarhoş olmak istiyorum. Sonra ne derler bana diye gel-gitleniyor isteklerim. Hakkı değil midir insanın, aklına estiğinde, gönlünden geçeni yapması? İhtiyaç değil midir  hür yaşamak? Ama Özgürlük kelimesi icad olduğundan beri kim verebilmiş hakkını ki, ben vereyim? Kuş muyum ben? Hiç düşünmeden uçayım isteklerim arasında? Haber vermeden kanat çırpamayacağını bilse, karga devam ettirir miydi yaşamını?

Biz insana yakışmıyor belli ki özgürlük. Toprağa mahkum edilmiş bir özgürlük. Toprak, toprak, toprak... Tek bildiğimiz, konuştuğumuz, savaştığımız, didindiğimiz, belimizi kırdığımız, özlemini duyduğumuz, hasedinden öldüğümüz konu bu. Toprağa hükmetme densizliği var mı evrende başka canlıda? Bak sonunda doğa dalgasını geçti bizimle.

Biz hala toprakta oynadığımızı sanalım. Güneş bir var oluyor bir yok. Hiç birimizin haberi yok....

Hiç yorum yok: