20 Ocak 2011 Perşembe

Mutlaka

Öylesine bakardım onlara, olanlara
düzenli olarak iç çekişlerim vardı
sadece 'bir kere'
belki 'her gece'
şimdi 'bir sayfa'
sonra 'bin sayfa'
mutlaka meşru
olabilecek bir anın peşindeydim...

Gün aşırı beslerdim onları, onlarla gelenleri
elimde her daim bir portakal vardı
dışarıdan 'bir tane'
içinde 'on tane'
şimdi 'buruk'
sonra 'olgun'
Mutlaka güneş rengi
olabilecek bir doygunluğun peşindeydim...

Seyrek de olsa yaşardım onları, olanları
es geçtiklerim de vardı
ben diyim 'bir tane'
sen de 'bin tane'
Şimdi 'dolu'
Sonra 'boş'
mutlaka sonsuz
olabilecek bir sevginin peşindeydim...

Hiç yorum yok: