19 Ağustos 2009 Çarşamba

performansın bileşik olanı sanat mıdır???

Bir gün, anlaşılmasın diye komplekslerinin burnuna mandal takmış biri çıkıp Picasso'nun ya da Leonardo'nun ya da babalardan birinin önüne dikilip "Ya bırak bu işleri gelecekte sanat performansla yoğrulacak, bileşik performans yap, oryantasyona takıl, didinme bu kadar" deseydi eğer, sanat kim için yapılır anlardık. Halk için mi yoksa kendin için mi şaibeleri de gün yüzü görürdü böylece. Şimdi ben bütün cehaletimle sadece iç sesimi dinleyerek çağdaş sanat denen şeyin uydurmacalar silsilesi olduğunu düşünüyorum.
Adam sanatçı, yetenek tanrıdan hediye, icraat muhteşem, ulaştığı kitleler geniş... Eserleri dünyanın kaderini 100 sene sonra hala değiştirecek hatta geliştirecek standartta. Bu adam sanatçıysa eğer bu bileşik performanslar yapanlar kim? Kadının (sanatçının!!!) biri vücudunun mahremlerinde sakladığı sanat aşkını sizinle paylaşmak için bir alanın orasına burasına koşup duruyor. Kah giyiniyor kah soyunuyor. Bir havaya bakıyor bir yere. Olayın ardına fon yaptığı müzikle sanatına sanat katıyor. Bizler de sanatçının hiç bir yere varmayan anlatımıyla mest oluyoruz(muşuz)... BU MUDUR? Sanat en güçlü ifade şekillerinden biridir ama bunu alıp hiç uğraş vermeden fikirlerine ve bedenine kramplar girmeden, bu işe senelerini vermeden sadece performans kelimesinin afiline bileşik diye bir zımbırtı takarak ortalarda dolanamazsın. Ya da dolandığınla kalırsın. İşte bu da benim kendimce bileşik sanat performansım arkadaşlar.

Hiç yorum yok: