7 Mart 2010 Pazar

3. göz

Yazarın en büyük lüksü yazdıklarından sorumlu tutulamayacak bir alana sahip olmasıdır. Yazılanlar ve söylenenler görselleşmedikleri sürece suç unsuru olmaktan yırtarlar. İnsanlar duyduklarını değil, gördüklerini yargılamaya eğilimlidirler. Birşeyin doğruluğuna gözlerinle şahit olmadan ikna olmazsın. Gözler realitenin, dil ise olasılıkların askerleridir. İşin ironik tarafı ise dil pası atar beyin ise teknik direktör olarak bu pası realize edecek en iyi gözü transfer eder. Yani ne olursa olsun inanma isteğimizin dominantlığı yalan bile olsa inanmak istediklerimizi yaşatmak için bir görme alanı yaratır. İki gözümüz yetmezse bahsi geçen üçüncü göz tam da burada devreye girer. İşte 3 gözlü hayatlarımızın kısa hikayesi...

Hiç yorum yok: