11 Mart 2010 Perşembe

Sokrates or me?

Felsefenin yazılı dili onaylamayarak geçirdiği çalkantılı bir dönem var. Sokrates yazının düşünceyi öldürdüğünü savunmuştu. Yazılı mesajın, yazarın fiziki varlığına şahit olmadığı için anlamda bozulmalara yol açtığını savunuyordu. Fakat eserlerin günümüze kadar kalabilme yeteneği kesinlikle yazılı olmasından kaynaklanıyordu. Daha ılımlı bir yaklaşım geldi sonra: Yazılı dil düşüncenin saklama kabıdır. Düşünce yaratıcıdır. Yazı da onun dayanıklı saklama kabıdır.
Sokrates bugün yaşasa twitter'a dadanıp twitleriyle bizleri şenlendirir ve düşündürür müydü acaba? Yoksa sadece kahve köşelerinde düşüncelerini savunmaya devam mı ederdi? Burada kendi içindekini deşifre edip sonra geniş kitlelere aktarmak mı önemli? Benim hala bir tarafım Sokratesçiyken, diğer tarafım Platon'un fikir babalığını yaptığı yazılı dille kırılmalar yaşıyor. Bu blog hikayesi için Platona sevgiler o zaman...

11 yorum:

Adsız dedi ki...

Platon'un anlattıklarına göre basık burunlu , kel, pörtlek gözlü, şişko biri. Pek tipim değil aslında.

Ama gene de bin kere Sokrates ;).

Evet, belki geriye bir kitap bırakmadı ama bu yazıda kendisine alternatifmişçesine sunulan ve bir deha olduğu kuşkusuz Platon (ki ben Eflatun olarak anılmasını daha çok severim) onun en büyük eseridir.

O eser ki daha sonra felsefenin en az bu ikisi kadar ünlü üçüncü büyüğünü yetiştirdi; Aristoteles.

Herşeyi bir kenara bırakırsam sanırım Sokratesi tercih etmemin bunlardan daha önemli iki sebebi var.

Diyalektik yönteminin belki de ilk uygulayıcısı olması bunlardan birincisi. Diğeri ise ; Erdem.

Kişisel alma lütfen ;)

Saygı ve Sevgilerimle.

Begüm Ahu Ağlaç dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Begüm Ahu Ağlaç dedi ki...

Sokrates'e bağlılığını kullandığın "çürütme" yönteminden anlamak mümkün:)Bazı insanlar ayrıcalıklı doğarlar. Onlar yaratmakla meşguldürler. Bazıları da bu yaratılara şahit olmak, takdir etmek ve iletmek için orada dururlar. Kendilerinin yaratılışlarına da tam bu esnada şahitlik yaparlar. Kendimi hem tip hem de doğası gereği Eflatun'a yakın bulma sebebim budur. Ben şahit olmaya ve onu aktarmaya hayranlık duyuyorum çünkü yaratıcı gücüm yeterli değil. Bu Sokrates'e hayranlığımı da azaltmayacak bir sebep olsa gerek... Onu yıkanmasa da seviyorum:)

Adsız dedi ki...

Kadınlar!

Nasıl da kabul ediyor "atletik yapının" bir arguman olabileceğini.

Öncelikle bir saptama. Oyunun adil olabilmesi için oynayanların eşit olması gerekir. Sen silebilirken, ben silemiyorsam mızırım. Benden söylemesi.

Bunun dışında, Bunca sene de bu hayatta öğrendiğim bir şey varsa yaratıcılık bir safsatadır. Aslolan zekadır.

Kendine acil çıkışlar yaratma.

:)

Begüm Ahu Ağlaç dedi ki...

Tamam mızıma silmek yok:)
Atletik yapı argümanını biraz açman gerekiyor beni ikna edebilmek için. Bir kadın olarak en büyük yaratıcılık alanına sahipken onu görmezden gelmemi isteyemezsin...

Adsız dedi ki...

Eflatun'un geniş omuzlu, atletik ve hatta bazı kaynaklara göre yakışıklı biri olduğu söylenir. Socrates'in ise tam tersi çirkin.

"Kendimi hem tip hem de doğası gereği Eflatun'a yakın bulma sebebim budur."

Cümlesindeki tip vurgusunun bir anda buna yapıldığını düşündüm. Yanlış anladım sanırım.

;)

Begüm Ahu Ağlaç dedi ki...

Yanlış anlatmışım. Sadece senin ilk cümlede yaptığın espriye yakın durmaya çalışmıştım. Tipini hiç düşünmedim bile:)
Kendine acil çıkışlar yaratma ;)
Sevgiler

Adsız dedi ki...

Bu yazının altındaki ikinci yorum altındaki "silinmiştir" ibaresi ile öylece bir utanç vesilesi olarak dururken beni kendime çıkışlar yaratmaya çalışmakla itham etmen... ;)

Şaka bir yana bir uyarı yapmak isterim. Zevk-ü zeka yazına gönderme yaparak. Bu adamların pırıltılı zekalar olduklarına hiç şüphe yok. Çok da erdemliler aynı zamanda. Ancak, etrafında bunlar kadar ahlakçı bir erkek olsa, değil öyle bir ömür botu up olmayı falan 30 dakika sonra çantayı kafalarına indirmek istersin.

Mesela sokrates'in öldürülmeye giderken karısıyla geçen meşhur diyalog'u bilirsin. Koy karısının yerine. Çekilecek dert değil yani.

:p

Saygı ve Sevgilerimle.

Begüm Ahu Ağlaç dedi ki...

"silinmiş" yorumda kendimi kişisel algılarken bulduğumu fark edip senin uyarını dikkate alarak çöp kutusuna yolladım:)
Zeka, ahlak bekçiliğine soyunmuş bir memur değildir bence. Sırf bu yüzden zekadan vazgeçmek kendi zayıflığını kabul etmekle eşdeğer olurdu.Erdem ve ahlak her kişinin kendi oyununda koyduğu kurallar kadar var. Tıpkı burada olduğu gibi:) Ama gök gürültüsünden sonra yağmurun kaçınılmaz olduğunda ikimiz de hemfikiriz bence:)

Adsız dedi ki...

Ben de yazdıktan sonra ilk göz gezdirdiğimde istediğim anlamı yükleyemediğimi farketmiştim zaten.

Bu durumda ilk yorumumdaki tercihimi değiştiriyorum sanırım. Senle sokrat arasında gidip gidip geliyorum.

Begüm Ahu Ağlaç dedi ki...

Sokrates de olsa beni seçerdi;)
Bu blog senin gibi yorumlar yapan biriyle çok daha keyifli bir alana dönüştü... Sevgiler adsız