9 Mart 2010 Salı

kendi kalabalığım bana yetmez

Büyük şehirlerin yalnızlık anlayışını savunur hale geldim küçük şehirlerde yaşadıkça... Hani o kalabalıkların içinde yalnız kalmak üzerine bir sürü şey yazılıp çizilir ya... Ben kalabalıkta içimdekiyle buluşma lüksünü daha çekici buluyorum sanki. Tek başına saatlerce oturduğun bir kafede (tek masa senken) zaman geçirmek için tükettiğin sıvı sayısı düşünceden fazlaysa mide bulantısına yol açıyor. Oysa çok kalabalık bir kafede tek başına otururken Navi gezegeninden fırlamış adam gibi hissettirmeden kuyruğunu yan masadakine bağlıyor, bir beslenme tarzı geliştiriyorsun. İnsanlar ne yer, ne içer, ne konuşur, nasıl davranır, ne giyer... Gördükçe içindeki çoğunluk ve azınlık ortaya çıkıyor. Çıktıkça senin kendi içindeki sohbet koyulaşıyor. Tadından yenmiyor. Kalabalık bir yalnızlık kurmak istiyorum kendime büyüğüne küçüğüne bakmadan...

Hiç yorum yok: